Ne yazık ki yavaş yavaş ekrandan siliniyor. Reklam/tanıtım programıydı ama yine de haddinden fazla samimiydi. Son yıllarda eski zamanlarını özletir oldu, günden güne de daha çok özletiyor.
Her yaşa, her sosyal statüye, her etnik kökene, her topluluğa adabıyla hitap etmesini bilirdi.
Ekranda bulunan diğer yapımların aksine belirli bir seviyesi, belirli bir çizgisi vardı.
Seyircisiyle diğer programların yakalayamadığı bir bağı vardı, seyirciyle kurduğu iletişimi kurabilen başka bir program hala yok. Her şeyden önce
beyazıt öztürk faktörüne sahipti.
Şehit haberi gelince programı yarıda kesen, ülkemizin tarihi kişiliklerine, artık aramızda olmayan büyük insanlara, üstadlara, insanlara her zaman ilham kaynağı olan sanatçılarımıza ve bilim insanlarımıza saygısı olan, onlara beslediği sevgisini de her fırsatta dile getiren bir sunucusu vardı.
Yediden yetmişe herkesin takdir edip, hoşnut olduğu bir kişilikti beyaz. Yaşlıların evladı gibi sevdiği, çocukların sempatisini, hanımların beğenisini kazanmış birisiydi.
Beyaz, r harfini söyleyemediği halde radyoculuktan başlayıp sunuculuğa kadar yükselen ve ülkenin en ileri gelen kanallarından birinde 20 yıldır ekran yüzü olan birisi. insanlara, bilhassa gençlere, sahip oldukları kusurlara rağmen hedeflerine ulaşabileceğini gösterdi. Kusurların başarıya engel olamayacağının kanıtı oldu. Kusurlar sadece başarıyı erteler, engellemez!
Beyaz'ın
barış manço'yu ağırladığı bölümdeki r'lerine dikkat edin. Bir de şimdiki r'lerine bakın. işin üzerine düşmüş, çalışmış, çabalamış, kusurlarını olabildiğince törpülemiş. Önemli olan da bu.
Beyaz benim çocukluk kahramanım. Ben de eskiden r'leri inanılmaz kusurlu söylerdim. Benimle dalga geçenler olurdu. Üzüldüğümü gören annem, bana hep beyaz'ı örnek gösterdi. Sonra sonra kendimle barıştım, elimden geldiğince düzelttim r'lerimi.
Velhasıl kelam; eski zamanlarını özledim be beyaz. Seni bu hale düşürenler utansın. Ama sen de ayağa kalk artık!